Monday, February 22

Ready Made

Herzamanki café’mde yerimi aldim. Gec kesfettigim bir hazine burasi, evde bunaldigimda, eve donmek istemedigimde, yada yemek hazirlayacak hatta kahve bile yapacak durumda olmadigimda Liadisimo’dayim. Keyfine bunca duskun, bir yandan da caydan kahveden hic anlamayan bu sehirde nadir bulunur bu cay cesitliligine sahip bu mekan. Nice okul streslerime, yorgunluklarima, projelerime, cafe con leche’li kahkahalarimiza, dinmek bilmeyen acliklara, ufff bi cay daha eve gitmek istemiyorumlara ve son yudumuna kadar icilen biralara sahit olan mekan. Aylar sonra bir entry yapiyorsun, bize mekan reklami yapma Asli. Ama siz yinede soyle rahaaat geniiis bir zamaninizda, derginizi kitabinizi kapip surda bir 2 saat gecirmeden hayatiniza devam etmeyin.


Hep yanimda olmasada, kalbime cok yakin hissettigim bir arkadasim Cem Mumcu’nun bir yazisini post etmis bugun. Buzz sayesinde ne var ne yok artik takibim altinda. Dusunup de yazmadigim, acaba boyle mi yoksa ben kendime cok mu kredi veriyorum dedigim noktalardan birine deginiyor. Insaati bitmis iliski ariyoruz diyerek ozetleyivermis yillardir gozlemleyip bir turlu bir tanim getiremedigim ‘kolayciligi’. Insaati bitmis olmasi yetmez, mobilyali, dayali doseli, mumkunse ucuz kirasi olan iliski ariyoruz. Canim sen surdan baslayiver tuglalara, ben azcik dolasip geliyorum, biliyorsun cok dolu kafam bu aralar… Ha, sonra gelip de ortaya cikardiginiz guzelim, mutevazi, sicacik ve cok modern odanin beyaz halilarina camurlu Prada ayakkabilariyla basmakta en ufak bir yanlis gormez. Minik bir ses cikartabilirsiniz ancak “aa… ama…sey”; amaaan sende buna takilacaksan cek git canim cumlesini duymaniz icin o kadar sanssiz olmaniz gerekmez. Vizirti yapma sakin! O, sessiz sakin bir yerde, dayali doseli kirasi ucuz bir ev ariyor, unuttun mu?

Oysaki sen sonsuz tesekkur bekliyordun. Sevginin rahat edebilmesi, kolayca buyuyup sonsuzlasmasi icin bir yuva yaratmistin. Ve bu yuvayi yazin yapmistin, eger kis gelirse, cok firtina olursa, biriniz hastalanirsa huzurlu bir siginaginiz, kurtariciniz olsun istemistin. Oysaki, onun tek istedigi, aksamdan aksama ugrayacagi hazir bir insaatti. Ne guzel bir koltuk, ne en sevdigini kitabin oldugunu bir kutuphane, ne de farkli zevklerinizin bir araya geldigi bir buzdolabi. Butun bu extra lukse bir itirazi yoktu tabiiki. Ama kriz zamani en once vazgecilenler lukslerimiz degil mi.

Aksi hallerimiz hep en yakinlarimiz gormuyor mu; en cok kirdiklarimiz bizim icin en cok caba gosterenler degil mi. Bir yerlerde hazira konmusuz. Hazirlayip sundugumuzda ancak anliyoruz caba gostermisligin yigitligini, ve buruklugunu.

Bu yazinin nesesi biraz dusuk olduysa da, her dususun bir onceki evresinde avuntu bulundugu gercek. Hatirlasana, icin icine sigmiyordu gormeye bile dayanamadigin kuskonmazi satin alirken, yada normalden fazla gelen su faturasini oderken. Bu yuzden kimi zaman kendi ellerimizle yoktan var ettigimiz, ve hergun bir kosesini rotusladigimiz ‘evimiz’den kovulsak bile gidemiyoruz. Beyaz halinin siyaha donusunu, dolaptaki meyvelerin curumesini izliyor ve en son yine biz cikip gidiyoruz. Icimizde yasanmamislik kalmasin diye.

No comments:

Post a Comment