Wednesday, July 29

sigaraSIZ

Ne sizofrenik ulkedir...
rte rockci cocuklara ucube muamelesi ceker
leonard cohen konsere gelir
adam ucaga biner yakar sigarayi
kimisinde damacana fetisi vardir...
raki sofrasinda ne olacak bu ulkenin hali muhabbetine cevirmeden yaziyi beni derinden etkileyen bir olaya deginecegim. Derinden dediysek abartmayin cok da derin degil idare eder.
Is geregi Kirklareli'nin Karadere koyune gittik gecen hafta. Yok valla komur dagitmiyoruz. Koy kahvesine gittik, sohbet muhabbet caylar soylendi, derken bizimkiler sicaktan kacmak icin iceri gecmek istediler. O da ne, koy halki hep bir agizdan "Icerde sigara icilmiyor yalniz!" demez mi... Ne sakaci koy diye dusunmemize kalmadan, hep bir agizdan bir daha "Icerde sigara yasak". Muhtar da o an kahvede. Otoriteyi koymus besbelli.

Bulgaristana yakinligindan dolayi butun koy mavi gozlu. Nufusu 100 kis olan Karadere koyu, Golgesizler filmine ev sahipligi yapmis. Capkin bakisli muhtar amcada oynamis filmde. Oturdugmuz koyun kahvesini filmd muhtarlik olarak kullanmislar, ve filmin sonunda muhtar (sanirim Selcuk Yontem oynuyor emin degilim) kendini muhtarlikta asiyor. Ve bu konusma asma eyleminin gectigi cengelin hemen altinda oluyor. Bi tuhaf oldu, muhtar kendini asti diyor gercek muhtar cengeli gosteriyor, bizim kafalar karisiyor, bi an gercek muhtar kendini asti saniyoruz, geriliyoruz.

Avrupa'ya cografi yakinliktan olsa gerek, denetlenmeden bile kurallara uyum. Suraya yaziyorum ister basbakan ister cumhurbaskani gelsin, muhtar sigara yasagindan taviz vermez. cok tuttum bu karizmayi ben :)

Monday, July 27

ESKI TAS ESKI HAMAM


Degisilmiyor iste. Yazinin ana fikrini ilk kelimeyle verdim aslinda. Zamanda gecse, devran da donse, kayiplar kazanclar da olsa insan aslinda ayni kaliyor. Yigidin yogurt yiyisi degismiyor, huylu huyundan vazgecmiyor, can cikiyor huy cikmiyor. Gercekten iyi tanidiginiz bir insani dusunun... Basina gelenlerden sonra veya onca zamandan illaki degismis olmali diye dusundugunuz birini. Hala fazlasiyla hastalik hastasidir aslinda, yada vurdumduymazligi icten ice devam ediyordur, hala fazla kati, belki fazla duygusal, hala "o da oyle"dir.

Degismek icin ne gereklidir? Nasil degisir kisi? Durup dururken ah ben bir degiseyim, su kotu huylarimi atayim da sevgi kelebegine donuseyim demez insan elbet. Degisebilmek icin bu yone itici bir guc olmalidir. Degisim adi ustunde bir alisveris bir degis tokustur. Birseyler vereceksin, birseyler alacaksin ki degisim gerceklessin. Hayatin zorla senden bir takim seyleri aldigi durumlar da mevcuttur ki buna kacinilmaz degisim denir. Nihayetinde, feda edilen birseyler mevcuttur her durumda. Kisideki degisimi anlayabilmek, gercenkten kavramak icin gecmisini ve surecleri iyi gozlemlemek sarttir. Cunku kisi aslinda degismez! Ya hic degismez, a da biraz uyum saglar. Degismezligin golgesi altinda yasanir degisim. Ozumuz aynidir hep, inkar etmeyin. Bencil herzaman bencil olacaktir. Ufak tefek dusunceli hareket serpistirmeyi ogrenir cunku yillar boyu gormustur ki bu ufak suslemeler ilerisi icin ona geri donucek yatirimlardir. Asiri duygusal arkadasinizi dusunun... Birkac kalp kirikligi sonrasi daha az uzulur kivama gelir mi? Gelebilir, nitekim uzulmeye giden yolda son cikisi yakalamayi ogrenmistir. Cikisi kacirdimi ben oldum olasi boyleydim der hickirarak.

Es degistirir, is degistirir, kabuk degistirir, yer degistirir ama insan kendi degismez.Baska baska sehirlere tasinir, farkli ortamlarda bukalemun edasiyla yol alir, bazisi o kadar dramatik - radikal gecisler yaparki degisti zanneder cevresindekiler. Ama ne zaman degisir kosullar, 'iten guc' ortadan kalkar namazina niyazina doner adam. Halal etin yaninda bir duble viski ayari...

Bumerang gibi, yoyo topu gibidir kimlik ile karakter iliskisi. En uzak yerden bile hop geri doner ozune, en uzagimiz bile seklimizi degisterecek kadar uzak degildir. Baskasi icin degismeye calisiriz bazen; cogu zaman cuvallanir. Ortak nokta icin gitmemiz gereken yer sinirlarmizin disindadir, golgemiz altinda yavasca ilerleriz ama gunese cikamaz merkeze geri postalariz kendimizi. Bunun adi da ben onun icin degismeyi goze aldim ama yine de olmadi olur. Oldugu gibi kabul etmeli, oldugumuz gibi kabul edilmeliyiz. Degisim fasa fiso.

not: bu nedendendirki eski sevgilden arkadas olmaz, cunkum o kil oldugunuz huylari hep orda kil kil duracaktir. oh.

Thursday, July 23


Ilk ask vaziyetleri

gururu iki paralik

gozyaslarini heba eder

adi ille de ask olur

ah keske olur

'yapabilirdik' olur.

unutamadim olur.

fena cuvallatir hep

sicacik bir melankoli tadinda,

tadinda birakilmalidir ki

haddini asmasin.

Monday, July 20

"Pskolojik deli" gibi birsey


Eski sevgilinin potansiyel yeni sevgilisini twitter'dan takibe alip, stratejik konumlanma durumunu hangi kumeye sokabiliriz acaba?

Ya da facebook'da iliski durumunu belirli kisilerden saklamaya ne deniyor?

Is seyahatindeyim deyip, boy boy cesme resimlerinin facebook'a konmasi falan filan?

Teknolojinin adami 'adam etmesi' ile 'salak etmesi' arasinda takili kaldim.

Friday, July 17

Ben kimim? Az mıyım çok muyum? Var mıyım yok muyum? Ben neyim? Masal mıyım gerçek miyim? Kaç mıyım göç müyüm? Hiç miyim suç muyum? Ben kimim?



Bir yandan hizla gunleri sayarken bir yandan yazi hakini vererek, cok hizli, cok sosyal, bol muzikli yasamak farz oldu. Caz festivaline bir turlu vakit bulamamaktan dolayi ic sizisi ceken bunye, solugu Nuteras Grupo X gecesinde aldi. Benim icin hep ilginc anilar biriktiken mekana latin jazz ne kadarda yakismis. Hafif yaz esintisi asirlar boyu dillere destan manzaramizla birlesince caz sevdigini dusundugumuz icin orda olan toplulugun ayakta muzige eslik etmesi dogal bir beklenti olur diye dusunuyorum. Nitekim Grupo'nun solisti de butun gece bunu bekledi, hadi kalkin, ingilizce anlamiyor musunuz kalkmadan nasil duruyorsunuz diye isyanlardaydi. Masa Turkleriyiz mubarek, kilimiz kipirdarmi, masalarimiza coreklendik, sanki agir abileriz de opera dinlemeye gelmisiz. Damardan latin muzigi de degil ki illaki salsa bilesin... Gozleri hafif kisip, muzige vericeksin kendini ey masa turku! masanda Turkiye'yi kurtarmayi birak, azicik sekil yapma da kalk! Ama hasa! Sertac Ortac haykirmali 'heyecandan isminiii bileeee kazidiimm bitik yuregimeee' , o zaman senin omuzlarinda kalcalarina ufak bir hareketlenme olusur. Fazla uzatmadan, ben cok eglendim dans eden 3 kisiden biri olarak. Darisi masadakilerin basina.

--Ahkam Deyince--

Dun gece Acikhava'da Candan Ercetin'in ilk gecesi... 'Senede birgun Candan ziyafeti' icin yerlerimizi aldik! Sarkilarinimi dinleyelim, eslik mi edelim, mimiklerine hayran mi olalim yoksa gecenin yildizi kemancilarina mi asik olalim sasirdik. Sarkilarinda ahkam kesmesine hayranim en cok. "Merak ediyorum ne yapacaksin benden sonraki hayatinda, o alayci gozlerin eglenerek bakacak mi baskasina aklin bendeyken hala" derken ki meydan okuyus!
Ve tabiiki icinde tutamadigi Arnavut kiz :)
Kapanistaki caz derlemesi - I feel good, unchain my heart!, sex bomb derken ucurdu da ucurdu!
Buradan hayatimi film yapmak isteyen yonetmene bir cift lafim olacak, soundtrack Candancigimdan oluversin bi zahmet. Unutturmayin, bir de benim torunlara hava atacagim, biz onu sahnede seyrettik diye!


bana anlatma sakın
riske girseydin eğer
yola çıksaydın eğer
neler yapardın neler

bana anlatma sakın
yelken açsaydın eğer
özgür olsaydın eğer
neler yapardın neler

sen iskeleye bağlı
fırtınalardan yoksun
tatlı rüzgara razı

ben açık denizdeyim
deniz bu beli olmaz
huyunu seveyim

Wednesday, July 15

ESKI DOST


Yagmurun ardindan acan gunes, hafif serinlik ile beraber dunya uzerinde en gorkemli halini Arnavutkoy Etiler arasindaki yamacta sergiler. Hele ki 7 yilinizi mor salkimlar arasinda, tas merdivenlerde, her firsatta bogaza kacamak bir bakis atarak gecirdiyseniz, veya gecirdiysek hep beraber, dunyanin hicbir yerinde yakalayamazsiniz gercek keyfi.

Bugun okulumu cok ozledim. Su yaziyi bitirip guzel bir yuruyus ile anilarimi tazelemek istiyorum 'plateau'da. Sizi resimlerle basbasa birakicam simdi. Bugun sadece kendimi goturecegim okula, ama yakinda cok sevdigim bir kisiyi goturmek istiyorum, paylastikca daha da gorkemli hale geliyor burasi.



GITMEDEN

41 gun kaldi.
Pensilvanya canavarindan sabikam cikti
Temiz diyor.
Tevekkeli degil, benim no officer it's definetely not weed diyen arkadaslarim vardi.

Gitmeden yapilmasi gerekenleri dusunuyorum. Yasam alanimi, aliskanliklarimi, kisileri, sevgilerimi, aklimi, duygulari derleyip toparlamali, herseyi, herkesi yerli yerine yerlestirmeli ki tek bir bavul ile baslasin seyahat. Havaalanlari benim icin hep bir hayattan digerine gidisin simgesi olmustur. Up uzun koridorlarda kimliksizmiscesine yurur, daha once denemedigim makyaj malzemeleri satin alirim diger hayatim icin. Cep telefonunum kapali olmasini isterim, kimlik degistirmekteyim cunku. ve bir sure ciplak yuruyecegim. Ucaga en son binen hep ben olacagim.

Tek bir adresten gelmis 3575 adet e postayi silinip yerine tek bir yazi yazildi. Gecmis detaylari dengesiz bir yuk gibi sirtimizda tasiyoruz uzun sureler, eskilere kiyilip da atilamiyor bir turlu. Ama demistim, artik eskileri kapiciya teslim etmenin huzuruna kavustum; mufreze dogru zamanda gerceklesince kristal huzuru da beraberinde getiriyor.

Bogazda yaz yagmurun keyfini surmekteyim su anda ... Hafiften kararan odam, sicacik cay, yesil mavi manzaram... Her ne kadar son zamanlarda catik kaslarla baksam da bu sehre, tanidik melankolisini ozleyecegimi simdiden hissediyorum.

Etrafi toplarlamaktan soz ediyordum. Bir tarafi toplarken, diger yani hafif te olsa dagitanlardanim. Deneyimsel daginiklik diyorum buna.Midye dolmanin uzerine limon yerine margarita dokmek misali. Ucak kacirma pahasina cesmeyi son, en son damlasina kadar yasamak, hatta bardaktan tasan damlalar icin yepyeni bir bardak almak. Tadi damaginda kalir ufak deneyimsel daginikliklarin, oyle de olmalidir. Hayatin rutininde yerini sasirir minik esyalar, ve yavastan erir gider simleri.

Uzun zamandir cevrilmeyen numaralara goz atmali, 'ben gidiyorum' denmeli.
Gormeli, uzuuun uzuuun sarilmali. 'iyi sanslar' - 'kendine iyi bak' denmeli.
Birazcik uzulmeli, cok cok gulumsemeli. Geri donucek 'puf'lukta birakilmali sevilen koltuklar.

Eksiksiz gitmek istiyorum. Hep gulerek, cok ozleyerek, sizi de goturerek ;)

Monday, July 13

Kacmak gibi

Ozgur oldugun kadar mi kacamakcisin? Yoksa zincirlendigin icin midir kacamak? Ozgursen kacar misin? Kacinca ozgur mu olursun?

1 dakikalik yaz yagmuruna sigdirdigim dusunceler bunlar. Yapraklar kurudu, asfalt islak.

Ozgur oldugumdan mi kacabilme ihtimalim, yoksa adi ustunde bir "kacmak" mi? Peki ya sonra? Kacistan sonra ozgurluge mi donuluyor? Donusler mi ozgurlugun bitisi?

Kacislarda yonsuz bir ozgurluk cabasi mi gizli? Hedefsiz, kalitesiz cirpinislardan mi ibaret kacis?

Gunes cikti ama asfalt kurumuyor. Yorgunluk gecmeyen cinsinden. Beyaz sarapsiz pazar gununun bitmemislik hissi gibi.

Biliyorsun gitmem gerek, yol bitmesin istiyorum. Cok dugumler atmam gerek, sonra hepsini kesip kurtulmam gerek. Tadlarin damagimda kalmasi gerek.

Thursday, July 2

ICE AGE 3



Su an hemen yerinizden kalkin ve 3D salondan biletinizi alin. Benden buyuk tavsiyesi her hafta icin bir bilet alin! Ben oyle yapacagim. Ozellikle 3D muhtesem, kendinizi 'herd'in yeni uyesi gibi hissediyorsunuz. Ciktigimda, yaa bende onlarla arkadas olmak istiyorum diye yurekten sacmaladim. 2 saat hic durmadan gulduruyor. Cikista herkese bir Sid dagitilmasi gerektigini dusunuyorum!!

**Scrat'in en sonundaki pskopata baglama sahnesi diyorum baska da bisey demiyorum:)